Gayrimenkul sektöründe son dönemde ilginç bir tabloyla karşı karşıyayız. Öğrenci sezonunun açılmasıyla birlikte konut kiralamalarında belirgin bir hareketlilik başladı. Talepler yoğun, kiralama süreleri kısaldı, bu da piyasada canlılık yaratıyor.
Buna karşın, ofis tarafı oldukça sakin. Pandemi sonrası kalıcı hale gelen uzaktan ve hibrit çalışma modelleri birçok şirketin metrekarelerini küçültmesine, hatta tamamen evden çalışmaya geçmesine neden oldu. Bu durum ofis pazarındaki talebi gözle görülür şekilde azalttı.
Dikkat çeken noktalardan biri de yurtdışı menşeli kiracıların ofislerden çıkışları. Döviz kazanmalarına ve güçlü ana merkezlere sahip olmalarına rağmen, maliyet optimizasyonu ve değişen iş yapış biçimleri onları da Türkiye’deki ofis yatırımlarını azaltmaya yönlendiriyor.
Bu Gelişmeler Ne Anlama Geliyor?
- Konut tarafında arz-talep dengesi daha da zorlanabilir.
- Ofis pazarında ise boşluk oranlarının artması ve kiraların baskılanması gündemde.
- Yatırımcılar için odak, kısa vadede konut tarafında kalmaya devam edecek gibi görünüyor.
Son Söz
Sektördeki bu ikili görünüm, aslında değişen yaşam ve çalışma alışkanlıklarının bir yansıması. Konut tarafında öğrencilerin ve şehir merkezlerinde yaşam talebinin getirdiği canlılık devam ederken; dijitalleşme ve yeni çalışma modelleri ofis pazarında farklı bir denge arayışını beraberinde getiriyor.
Benim gözlemim şu ki; bu dönüşüm sadece rakamlara değil, yaşam tarzımıza ve iş kültürümüze de işleniyor.

